Bilim insanları yıllardır küresel iklim değişikliğinin dünyamız için çok büyük bir tehdit olduğunu söylemektedir. Son 50 yıldır her geçen gün artan küresel tüketim de bu tehdidin tehlikesini artırmaktadır. Küresel ısınma, karbondioksit gibi atmosferde ısıyı hapseden sera gazlarının dünyanın karşılayabileceğinden daha fazla artması ile oluşmaktadır. Bu ısı hapsine sera etkisi denilmektedir. Sera gazları fosil yakıt tüketimi, endüstriyel ve tarımsal büyüme gibi etkilerle son 200 yıldır her yıl artmaktadır.
18.yüzyıldaki Sanayi Devrimi ile birlikte, Dünya’nın yarımküreleri arasındaki sıcaklık farkı, kuzey yarımküredeki deniz buzulları ve karların erimesiyle birlikte artmaya başladı. 20. yüzyılın başından itibaren kutup bölgelerindeki ortalama sıcaklık, Dünya’nın diğer bölgelerine göre yaklaşık iki kat daha hızlı artmaya başladı. Kuzey yarımkürede sera gazları salınımları güney yarımküreye göre daha fazla gerçekleşirken bu durum, sera gazlarının her iki yarımkürede de yayılacak kadar uzun süre varlığını koruması sebebiyle yarımküreler arasındaki sıcaklık farkına etki etmemektedir.
Peki İklim değişikliğinin etkenleri nelerdir?
Dünya var olduğundan beri iklimi sürekli olarak değişmekteydi. Fakat bu süreç çok uzun yıllarda ve doğal, herhangi bir müdahale olmadan devam etmekteydi. İnsanlık son 200 yılda bu süreci hızlandıracak bazı adımlar attı.
Bu adımlardan bazılarına değinmek gerekirse en başta fosil yakıtların aşırı kullanması ile dünyanın kompanse edemeyeceği miktarda sera gazı ortaya çıkarılması olacaktır. Bu yakıtlar başlıca elektrik enerjisi üretiminde kullanılan kömür ve doğalgazdır.
Fosil yakıtları 2. Sırada Endüstriyel tarım ve hayvancılık takip etmektedir. Küresel iklim değişikliği denilince ana hedef her zaman fosil yakıtlar olmuştur fakat çevreye çok etkisi olan tarım ve hayvancılık hiçbir zaman fosil yakıtlar kadar önemsenmemiştir. Bu sektörlerin ihtiyaç duyduğu alan çok fazladır. Yine bu sektörlerde ‘artan nüfusa yetme’ amacıyla kullanılan kimyasallar toprak verimini düşürmekte, yer altı sularına karışmakta ve yayılmakta. Bu sular karıştığı suları kirletip daha büyük bir ekosistem üzerinde de etki bırakmaktadır.
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) tarafından hazırlanan 2013 yılı “İklim Değişikliğiyle Hayvancılıkla Mücadele” raporuna göre, her yıl küresel sera gazı emisyonlarının yaklaşık %14,5’inin hayvancılık endüstrisine atfedilebileceği tahmin ediliyor, bu oran yaklaşık olarak ulaşım sektöründe kullanılan fosil yakıtların emisyonlarına denk. Hava ve küresel su kirliliğine en büyük katkıyı yapan tarım ve hayvan endüstrisi aynı zamanda küresel ormansızlaşmanın itici güçlerinden biridir ve Amazon yağmur ormanlarındaki ormansızlaşmanın yüzde 75’i bu endüstriden kaynaklanmaktadır. Bugüne kadarki biyoçeşitlilik kaybının yaklaşık üçte biri de endüstriyel tarım ve hayvancılıkla ilişkilendirilmiştir.
Bu gibi birçok etken var. Doğal olanlardan volkanik patlamalar gibi. Fakat bu etkenler çok büyük sorunları da beraberinde getirmekte.
Yapay zekâ artık kimimizin hayatında az kimimizin hayatında çok fazla yer alıyor. Çektiğimiz fotoğraftan arama motorumuza her yerde faydalanmaktayız. Dünyanın geleceği için çok büyük önem arz eden Küresel İklim Değişikliğine yapay zekânın nasıl bir faydası olabilir?
Küresel ısınmanın en büyük etkeni fosil yakıtlardan elektrik enerjisi üretimi ile ortaya çıkmakta. Burada yapay zekâ yardımıyla yeni materyaller tasarlanıp filtre teknolojisi bu yönde ilerletilebilir. Kimsenin aklına gelmemiş olan malzemeleri derin öğrenme ve eldeki verilerin analizi teknikleri kullanarak çok daha verimli materyal keşifleri sağlanabiliriz. Yeni tasarlanacak olan kimyasallar ile toksik olan atıkların temizlenmesi mümkün olabilir.
Dünya enerji krizini çözebilecek en büyük teknoloji olan batarya geliştirilmesi ise yapay zekâ tabanlı olarak yeniden tasarlanabilir. Bu tasarım dayanıklılık, stabilite, verim ve az toksik materyal içermeli. Günümüzde kullandığımız çoğu batarya lityum iyon teknolojisine dayanmakta. Yeni tasarlanacak bataryaların verimini ve kapasitesini artırmak için yeni materyaller kullanan birkaç çalışma var.
Tüm bunlardan önce yapılması gereken şeyler de var tabii ki. Uluslararası anlaşmalara uymak, fabrika denetimleri, kişisel denetim gibi. Bir başka yazıda görüşmek dileğiyle.

Kaynakça ve ileri okuma
- “TS.3.1.2 Spatial Distribution of Changes in Temperature, Circulation and Related Variables – AR4 WGI Technical Summary”. 11 Ekim 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 11 Eylül 2017.
- Ehhalt et al., Chapter 4: Atmospheric Chemistry and Greenhouse Gases 23 Ocak 2012 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., Section 4.2.3.1: Carbon monoxide (CO) and hydrogen (H2) 9 Nisan 2012 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., p. 256 17 Ocak 2012 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., in IPCC TAR WG1 2001.
- “Animal Agriculture’s Impact on Climate Change”. Climate Nexus (İngilizce). 10 Mayıs 2016. 1 Ağustos 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 5 Haziran 2021.
- Artificial Intelligence and The Environment: AI Blueprints for 16 Environmental Projects -Pioneering Sustainability-kitap
YAZAR

Mehmet Akif Kaya
SOCIETY WRITER